TÜRK KÜLTÜRÜNDE MÜZİĞİN YERİ
Müzik
duygu ve düşüncelerin ses ve ses kaynakları ile yani enstrümanlarla anlatılma
biçimidir. İnsanoğlu müziğin farkına vardığı andan itibaren de müzikten
kopamamıştır. Bugünkü şeklini alması da epey zaman almıştır. İlk insanlar
hayvan kemiklerinden ve taşları birbirine sürterek müzik yapmaya başlamışlar
daha sonraları çeşitli hayvan derilerinden, ağaçlardan kısacası doğadan
yararlanarak müziği kendilerine göre geliştirmişlerdir. Toplumsal alandaki
sınıfsal ayrımlarını aynen müziğe de yansıtmışlardır. Bu güne kadar da müziğin
gelişimini devam ettirmişlerdir. Müziğin temel öğesi kültürdür.
Kültür,
doğuştan başlayarak bilinçli ya da bilinçsiz edindiğimiz bilgilerin tamamıdır.
Bu demektir ki kültür, yaşam biçimimizi tamamıyla yönlendirmektedir. Doğuştan
başlayarak edindiğimiz bu bilgilerin doğrultusunda bir davranış biçimi ediniriz.
Çevremizdekilerin hal ve hareketleri de bu davranışlarımızın değişime
uğramasında etkili olur. Aslında kültür sürekli değişime uğrar, uğramalıdır da.
Türkiye'nin
kültürel yapısı, geçmişten günümüze kadar gelen çok zengin ve çeşitli
kültürlerin birikiminden oluşmuştur. Türkiye, coğrafi konumu bakımından Doğu,
Batı, Ortadoğu ve Akdeniz'in merkezindedir. Bu sebeple çok farklı kültürleri
içerisinde barındırmaktadır. Anadolu, binlerce yıllık geçmişi ve tarihinde var
olan birçok farklı kültürün etkisiyle çok zengin bir kültürel birikime
sahiptir.
Genel
olarak kültürel yapıdaki bu zenginlik müzik kültürümüze de yansımaktadır. Müzik
yapma ve dinleme de kuşkusuz bir davranış şeklidir.
Bir
toplumun müzik yaşayışı, o toplumun ekonomik-kültürel toplumsal koşullarından
kaynaklanır; bu koşullan yansıtır ve bu koşullarla karşılıklı etkileşim içinde
bulunur. Türkiye bir gelişim süreci içindedir ve müziği de gelişim
göstermektedir. Bu gelişim içinde birçok yeni müzik türü ortaya çıkmış ve
gelişim göstermiştir.
Cumhuriyet
döneminde, Atatürk’ün hızlı bir şekilde sanayi devrimini gerçekleştirmesiyle kırsal
alanlardan kentlere göçler başlamıştır. İlerleyen yıllarda ülkenin batısına
daha çok önem verilmiş kentleşme hızlanmıştır. Doğu bölgeleri ise ağalık sistemiyle
hayatını sürdürmüştür. Doğuda tarım alanlarının feodal düzene göre paylaşılması
ile halk işsiz kalmış, çıkan kan davaları ile de zor durumda kalıp büyük kentlere
göç etmeye başlamıştır. Bu göçler sırasında gidilen bölgelerin kültürüne
uyabilenlerin dışında kalan kesim kendi kültürleri ile çatışma içine girmiştir.
70’li
yıllarda fakir halkın yerleştiği gecekondular ortaya çıkmıştır. Buna kötü
siyasi politikalar doğrultusunda verilen tapuları da eklersek devlet halkı
gecekondularda yaşamaya yönlendirmiştir. Artan nüfusa karşı sanayinin zayıf
kalması işsizliği arttırmış, sağlık sektörünün yetersiz kalmasıyla yetersiz
tedavi,
halkı
daha kötü bir yaşama doğru sürüklemiştir.
80'li yıllarda serbest piyasa ekonomisine geçilmiştir. Artık
Türkiye yeni zenginlere merhaba diyecektir. Kısa yoldan para kazanma hırsı
popüler olmuştur. 80 öncesinin gerek ekonomik gerekse kültürel olarak ezilen
halk artık para ile gücü eline almaya başlamıştır. Bu kültürel değişim her
alanda olduğu gibi müzikte de görülmüştür. Bu dönemlerin isyan müziği olarak
ortaya çıkan arabesk müzik varoş olarak nitelenen gecekonduların gözde müziği
olarak yerini almıştır. Arabeskin
anlamını fakirliğe, çileye, düzene isyan olarak yorumlarsak,
Arabesk müziğin Arabesk kültürden doğduğunu söyleyebiliriz. Yani var
olan bir kültüre karşı doğmuştur arabesk. Bu kültür sadece müziğe etki etmemiş
bir yaşam tarzı haline gelmiştir.
Arabesk diziler, arabesk filimler, arabesk yaşantı, Aslında toplumumuzun
büyük bir kesiminin aynasıdır. Orhan Gencebay Arabesk Müziğinin doğuşu ve
gelişiminde en büyük otoritedir diyebiliriz. Halkımız bu müziği çok çabuk
benimsemiştir.
1950’li yıllarda Türküler ve Klasik Türk Müziği
de revaçta idi. Taşralar Türk Halk
müziği ile mutlu olurken kentlerde Türk Sanat müziği dinleniyordu.
Arabesk müziğin ortaya çıkmasıyla
popülerliklerini kaybetmişlerdir.
Köyden kente gelen köylü zenginler ise yeni bir zengin sınıfın
varlığını oluşturur. Bu sınıfın şehirdeki eğlence kalıplarına uyma çabasının
ürünü olarak gazinolar ortaya çıkmıştır Bu sınıf kendisini bu mekanlarda*(1)Zeki
Müren'in başını çektiği popüler sanat müziği şarkılarında ifade etmiştir.
Şehirli ve oturmuş burjuva sınıfının kendini ifade ediş şekli ise Münir
Nurettin Selçuk'un şarkıları ve Fehmi Ege'nin tangolarıyladır.*
Bunların dışında bir kesim yani zenginler ise Klasik Batı Müziğine
yönelmişti.
Bu dönemde belli bir kesim için bu müzik türü sırf sosyal
statülerini ispatlamak için katlanılan mecburi bir görev olmuştur. Varoşlardaki
insanlardan farklı olmanın en temel şartı olmuş Klasik Batı Müziği, az da olsa
severek dinleyenleri de unutmamak gerekir.1990’lı yıllara geldikçe artık
insanların ekonomik durumlarından çok medya kuruluşlarının egemenliği altında
bir müzik kültürüne sahip olduklarını görüyoruz. Müzik bir kültürdür demek çok
doğru bir tanımdır. Bir insanın dinlediği müzikten nasıl bir düşünce yapısına
sahip olduğunu öğrenmek mümkündür. Bugün Türkiye’de müzik bir sanayidir, medya
kuruluşları da fabrikaları. Sayıları artan fabrikalar kontrol altında olmadığı
zaman çevre kirliliğine yol açar. Türkiye tam bir müzik kirliliği içindedir.
Kontrolsüz üretim ve Unkapanı tekeli bunun en belirgin örneğidir.
- www.amigra.org
Bir zamanların Türk hafif müziği bugünkü pop müzik; Basit, sık tekrarlanan,
anlamı olmayan sözler, akılda kalacak nakaratlar ve en basitinden bir melodi
pop müziğin açıklamasıdır.
Kısa süre için popüler olan gelip geçici müzik tarzıdır, bir
kimlik barındırmaz, mesaj kaygısı yoktur. Eğlence müziğidir aslında gençlerle
ve çocuklarla iletişimdedir. Radyo ve televizyonlarda her gün sıkça
görmekteyiz.
Pop müziğin 1950’li yıllarda Erol Büyükburç ile başladığı kabul ediliyor.
Çoğunlukla yabancı şarkılara söz yazılıp okunuyordu. Timur Selçuk, çağdaş Türk
Popüler Müziği''nin ilk örneklerini vermiştir.
Ardından Cem Karaca, Barış Manço ve Fikret Kızılok
Gibi sanatçılar, yerel özellikler taşıyan besteleri ve
müzikleriyle Türk
Popunun yelpazesini açıp, ufkunu genişlettiler. 1970''li yıllarda
Türk Popüler Müziği şaha kalktı.70’li yılların genç nesilinin eğlence
müziğidir.
Dünyada yavaş yavaş yayılmakta olan rock müziğin Türkiye'de
yükselişi daha hızlı olmuştur. Sebep, son yıllarda yurt dışındaki rock müzik
dinleyicilerinin konser ve festivallere doymuş olması ve büyük gruplar görmeye
hasret, kaliteli müziğe aç olan ülkemiz gençlerine rock aşılamak için yapılan harcamalardır.
Pop müziğinin alternatifidir de diyebiliriz.
Rock müzik, aslında yükselen ve popüler olan bir karaktere sahip
değildir, zaten muhalif bir duruşu vardır. Ama ülkemizde gençlere verilmek
istenen sadece rock müziğin tüketimidir. Mevcut medya/müzik şirketlerinin
dayatması olan ve belki de bir süre sonra etkisini yitirecek bir yükseliştir.
Ülkemizde rock müzik dinleyicisinin sabit bir dinleyicisi yoktur,
ortak yanları dinledikleri müziktir sadece. Oysaki rock müzik bi karşı gelmeye
karşılık olarak çıkmıştır. Medyaya yansıyan imaj genelde daha iyi malzeme
olduğu için "siyah giyinen, bir sürü takı takan, uzun saçlı uzun sakallı tiplerdir.
Türkiye’de rock müzik gençlere bir alternatif olarak sunulmuştur. Medya rock
müziğn adını kötüye çıkarmıştır aslında bilinçli olarak bugün rockcı denince
çoğumuzun ilk aklına gelen satanist oluyor. Ortada büyük bir endüstri var bu
çarkın dönmesi için yeni ürünler çıkmak zorunda Top 10'lar da, müzik ödülleri
de bunun için.
Halkın kültür seviyesini aynı seviyede tutup çarkın dönmesini
sağlamak temel kuraldır.
Halk müziği ülkemizde çok önemli bir yere sahiptir. Popüler
kültürün zorda kaldığı anda yararlandığı elinin altındaki yegane ve tükenmez kaynak,
Türk kültürü doğrultusunda gelişen ve yaşamını sürdüren halk
müziği armonisi bakımından diğer milletlerin halk müziğine karşın zayıf
kalmakla birlikte söz bakımından ön plana çıkmaktadır. Halk müziğinin edebiyat
yönü oldukça gelişmiştir aslında şiirlerin müzikle söylenme şeklidir diyebiliriz.
Anadolu insanı ve köylerde sıkça dinlenmektedir. Son dönemde popülaritesinin
artması gençlerinde bu müzik tarzını dinlemesinde etkili olmuştur.
1970’li yıllarla ortaya çıkan düzeni sert bir dille eleştiren bir
müzik türü vardı; protez müzik, bir zamanlar yasaklandı daha çok sol kesim
olarak adlandırılan grubun dinlediği bir müzik türü olmuştu. Zamanla o da
popüler kültürden nasibini aldı ve bugünkü adı özgün müzik olarak değişti.
Bazı müzikleri dinleyiciler hemen dinleyemezler, kolay adapte
olamazlar.. Ülkemizde halen ana hatlarıyla bile caz müziği, dinleyicisi fazla
değildir. Ülkemizde kendisine fazla dinleyici kitlesi bulamamıştır.
*(2)Caz müziğinin neden ve nasıl Amerika'da ortaya çıktığını ve bu
kadar farklı türde müziğin nasıl biraraya geldiğini anlayabilmek için,
Afrikalıların kölelik Amerika'sındaki yaşamlarına göz atmamız gerekir. Afrikalı
köleler Amerika'ya getirildikleri zaman yanlarına müzik aletlerini almalarına
izin verilmemişti. Ama onlar müzikal zevklerini ve geleneklerini yanlarına
almışlardı..."
Türkiye’de 1951 yılında Cüneyt Sermet ve Arto Haçaduryan
tarafından ilk caz orkestrası kuruldu. Jazz müzik dinleyen kesim kültür düzeyi
yüksek ve müzik kültürü gelişmiş insanlardan oluşmaktadır.
Türkiye’de bugün tam anlamıyla bir müzik kaosu yaşanmaktadır. Var
olan popüler kültür insanların kültür seviyesini de aşağıya çekmektedir.
Sanıldığı gibi zengin insan da çok fazla bir kültüre sahip değildir, bunun
başlıca sebebi de Türkiye kolay para kazanma cennetidir. Bu kaosun içinde
insanlar okuma kültürlerini bırakmışlardır. Var olan düzene ayak uydurmuşlar ve
bu doğrultuda ilerlemişlerdir. Müzik açısından da farklı bir tablo yoktur
ortada aslında varoşlar olarak nitelendirilen gecekondular zamanında isyan
olarak ortaya çıkan ve bugün tamamen popüler kültürün tekeli altında olan
protez (özgün),arabesk (fantezi)müziği dinlemektedir. Bunlardan kültürel
seviyeleri daha fazla olanlar tarihin yok edemediği halk müziğini tercih etmektedir.
Gençler daha çok arabesk ve pop müziğin etkisi altındadır. Orta tabaka olarak
nitelendirilen yani maddi durumu daha iyi olan kesim varoşlardan farklı olarak
Türk sanat müziği dinlemektedir. Gençleri ve daha çok liseli gençleri ise pop
ve rock müziğin etkisi altındadır. Yüksek gelirli kesiminde çoğunlukla arabesk
ve halk müziği dinlediğini görüyoruz. Zaten bu kesimin büyük bir çoğunluğu da
kültürden önce para edinmişlerdir bu da müzik türü açısından çok farklı bir
değişikliğe yol açmamaktadır. Maddi durumu çok iyi olan gençlerin çoğunluğunun
eğlence müziği yani popüler müziği dinlediğini görüyoruz. Türkiye’de Jazz müzik
dinleyicisi gerçek anlamda müzik açısından birikimli kişilerden oluşmaktadır. Kültür
açısından ve müzik açısından ülkemizde farklı bir yere sahiptirler. Clasic Batı
müziği de Türkiye’de belirli bir kültür seviyesindeki insanların dinlediği
müzik türüdür. Ancak buna yalnız zenginlerin müziği demek de yanlış olur. Birçok
zengin insan için bu müzik türü sosyal sınıflarını göstermenin bir yoludur sadece.
Türkiye tam anlamıyla bir kültür yozlaşmasının içindedir. Medya insanlara içi
boş ve anlamı olmayan müzikleri dinletip halkı tam anlamıyla uyutmak
çabasındadır.
- Cazın Kökenleri
Bugün pop ve rock müziğin tükenmesiyle popüler kültürce yoğrulmuş
halk müziği insanlara dinlettirilmektedir. Gerçek anlamda halk müziği, sanat
müziği jazz ve klasik müzik dinleyenleri bu gruplardan ayrı tutmak da gerekir.
İyi ve kötü müzik kavramında da kültürün önemi çok fazladır.
Kültür seviyesi iyi bir insan her türlü müziği de dinleyebilir bu onun kültürel
çöküşe geçmesine etken olamaz. Asıl sorun insanları direkt olarak bu çöküntülü
müziğin içinde bu kültürle yetiştirmektir.
İnsanın yaşadığı coğrafya ve yetiştiği ortam onun kültürünü belirler.
İyi kültürle yetişmiş insanlar popüler kültürden etkilenmeden yollarına devam
edebilenlerdir.
KAYNAKÇA
8- www.amigra.org
güzel bir yazı tebrikler
YanıtlaSil