11 Nisan 2012 Çarşamba


                   TÜRK KÜLTÜRÜNDE MÜZİĞİN YERİ

Müzik duygu ve düşüncelerin ses ve ses kaynakları ile yani enstrümanlarla anlatılma biçimidir. İnsanoğlu müziğin farkına vardığı andan itibaren de müzikten kopamamıştır. Bugünkü şeklini alması da epey zaman almıştır. İlk insanlar hayvan kemiklerinden ve taşları birbirine sürterek müzik yapmaya başlamışlar daha sonraları çeşitli hayvan derilerinden, ağaçlardan kısacası doğadan yararlanarak müziği kendilerine göre geliştirmişlerdir. Toplumsal alandaki sınıfsal ayrımlarını aynen müziğe de yansıtmışlardır. Bu güne kadar da müziğin gelişimini devam ettirmişlerdir. Müziğin temel öğesi kültürdür.

Kültür, doğuştan başlayarak bilinçli ya da bilinçsiz edindiğimiz bilgilerin tamamıdır. Bu demektir ki kültür, yaşam biçimimizi tamamıyla yönlendirmektedir. Doğuştan başlayarak edindiğimiz bu bilgilerin doğrultusunda bir davranış biçimi ediniriz. Çevremizdekilerin hal ve hareketleri de bu davranışlarımızın değişime uğramasında etkili olur. Aslında kültür sürekli değişime uğrar, uğramalıdır da.

Türkiye'nin kültürel yapısı, geçmişten günümüze kadar gelen çok zengin ve çeşitli kültürlerin birikiminden oluşmuştur. Türkiye, coğrafi konumu bakımından Doğu, Batı, Ortadoğu ve Akdeniz'in merkezindedir. Bu sebeple çok farklı kültürleri içerisinde barındırmaktadır. Anadolu, binlerce yıllık geçmişi ve tarihinde var olan birçok farklı kültürün etkisiyle çok zengin bir kültürel birikime sahiptir.

Genel olarak kültürel yapıdaki bu zenginlik müzik kültürümüze de yansımaktadır. Müzik yapma ve dinleme de kuşkusuz bir davranış şeklidir.
Bir toplumun müzik yaşayışı, o toplumun ekonomik-kültürel­ toplumsal koşullarından kaynaklanır; bu koşullan yansıtır ve bu koşullarla karşılıklı etkileşim içinde bulunur. Türkiye bir gelişim süreci içindedir ve müziği de gelişim göstermektedir. Bu gelişim içinde birçok yeni müzik türü ortaya çıkmış ve gelişim göstermiştir.

Cumhuriyet döneminde, Atatürk’ün hızlı bir şekilde sanayi devrimini gerçekleştirmesiyle kırsal alanlardan kentlere göçler başlamıştır. İlerleyen yıllarda ülkenin batısına daha çok önem verilmiş kentleşme hızlanmıştır. Doğu bölgeleri ise ağalık sistemiyle hayatını sürdürmüştür. Doğuda tarım alanlarının feodal düzene göre paylaşılması ile halk işsiz kalmış, çıkan kan davaları ile de zor durumda kalıp büyük kentlere göç etmeye başlamıştır. Bu göçler sırasında gidilen bölgelerin kültürüne uyabilenlerin dışında kalan kesim kendi kültürleri ile çatışma içine girmiştir.

70’li yıllarda fakir halkın yerleştiği gecekondular ortaya çıkmıştır. Buna kötü siyasi politikalar doğrultusunda verilen tapuları da eklersek devlet halkı gecekondularda yaşamaya yönlendirmiştir. Artan nüfusa karşı sanayinin zayıf kalması işsizliği arttırmış, sağlık sektörünün yetersiz kalmasıyla yetersiz tedavi,
halkı daha kötü bir yaşama doğru sürüklemiştir.
80'li yıllarda serbest piyasa ekonomisine geçilmiştir. Artık Türkiye yeni zenginlere merhaba diyecektir. Kısa yoldan para kazanma hırsı popüler olmuştur. 80 öncesinin gerek ekonomik gerekse kültürel olarak ezilen halk artık para ile gücü eline almaya başlamıştır. Bu kültürel değişim her alanda olduğu gibi müzikte de görülmüştür. Bu dönemlerin isyan müziği olarak ortaya çıkan arabesk müzik varoş olarak nitelenen gecekonduların gözde müziği olarak yerini almıştır. Arabeskin anlamını fakirliğe, çileye, düzene isyan olarak yorumlarsak,

Arabesk müziğin Arabesk kültürden doğduğunu söyleyebiliriz. Yani var olan bir kültüre karşı doğmuştur arabesk. Bu kültür sadece müziğe etki etmemiş bir yaşam tarzı haline gelmiştir.
Arabesk diziler, arabesk filimler, arabesk yaşantı, Aslında toplumumuzun büyük bir kesiminin aynasıdır. Orhan Gencebay Arabesk Müziğinin doğuşu ve gelişiminde en büyük otoritedir diyebiliriz. Halkımız bu müziği çok çabuk benimsemiştir.
1950’li yıllarda Türküler ve Klasik Türk Müziği de revaçta idi.  Taşralar Türk Halk müziği ile mutlu olurken kentlerde Türk Sanat müziği dinleniyordu.
Arabesk müziğin ortaya çıkmasıyla popülerliklerini kaybetmişlerdir.
Köyden kente gelen köylü zenginler ise yeni bir zengin sınıfın varlığını oluşturur. Bu sınıfın şehirdeki eğlence kalıplarına uyma çabasının ürünü olarak gazinolar ortaya çıkmıştır Bu sınıf kendisini bu mekanlarda*(1)Zeki Müren'in başını çektiği popüler sanat müziği şarkılarında ifade etmiştir. Şehirli ve oturmuş burjuva sınıfının kendini ifade ediş şekli ise Münir Nurettin Selçuk'un şarkıları ve Fehmi Ege'nin tangolarıyladır.*

Bunların dışında bir kesim yani zenginler ise Klasik Batı Müziğine yönelmişti.
Bu dönemde belli bir kesim için bu müzik türü sırf sosyal statülerini ispatlamak için katlanılan mecburi bir görev olmuştur. Varoşlardaki insanlardan farklı olmanın en temel şartı olmuş Klasik Batı Müziği, az da olsa severek dinleyenleri de unutmamak gerekir.1990’lı yıllara geldikçe artık insanların ekonomik durumlarından çok medya kuruluşlarının egemenliği altında bir müzik kültürüne sahip olduklarını görüyoruz. Müzik bir kültürdür demek çok doğru bir tanımdır. Bir insanın dinlediği müzikten nasıl bir düşünce yapısına sahip olduğunu öğrenmek mümkündür. Bugün Türkiye’de müzik bir sanayidir, medya kuruluşları da fabrikaları. Sayıları artan fabrikalar kontrol altında olmadığı zaman çevre kirliliğine yol açar. Türkiye tam bir müzik kirliliği içindedir. Kontrolsüz üretim ve Unkapanı tekeli bunun en belirgin örneğidir.

  1. www.amigra.org
Bir zamanların Türk hafif müziği bugünkü pop müzik; Basit, sık tekrarlanan, anlamı olmayan sözler, akılda kalacak nakaratlar ve en basitinden bir melodi pop müziğin açıklamasıdır.
Kısa süre için popüler olan gelip geçici müzik tarzıdır, bir kimlik barındırmaz, mesaj kaygısı yoktur. Eğlence müziğidir aslında gençlerle ve çocuklarla iletişimdedir. Radyo ve televizyonlarda her gün sıkça görmekteyiz.
Pop müziğin 1950’li yıllarda Erol Büyükburç ile başladığı kabul ediliyor. Çoğunlukla yabancı şarkılara söz yazılıp okunuyordu. Timur Selçuk, çağdaş Türk Popüler Müziği''nin ilk örneklerini vermiştir.
Ardından Cem Karaca, Barış Manço ve Fikret Kızılok
Gibi sanatçılar, yerel özellikler taşıyan besteleri ve müzikleriyle Türk
Popunun yelpazesini açıp, ufkunu genişlettiler. 1970''li yıllarda Türk Popüler Müziği şaha kalktı.70’li yılların genç nesilinin eğlence müziğidir.

Dünyada yavaş yavaş yayılmakta olan rock müziğin Türkiye'de yükselişi daha hızlı olmuştur. Sebep, son yıllarda yurt dışındaki rock müzik dinleyicilerinin konser ve festivallere doymuş olması ve büyük gruplar görmeye hasret, kaliteli müziğe aç olan ülkemiz gençlerine rock aşılamak için yapılan harcamalardır. Pop müziğinin alternatifidir de diyebiliriz.
Rock müzik, aslında yükselen ve popüler olan bir karaktere sahip değildir, zaten muhalif bir duruşu vardır. Ama ülkemizde gençlere verilmek istenen sadece rock müziğin tüketimidir. Mevcut medya/müzik şirketlerinin dayatması olan ve belki de bir süre sonra etkisini yitirecek bir yükseliştir.
Ülkemizde rock müzik dinleyicisinin sabit bir dinleyicisi yoktur, ortak yanları dinledikleri müziktir sadece. Oysaki rock müzik bi karşı gelmeye karşılık olarak çıkmıştır. Medyaya yansıyan imaj genelde daha iyi malzeme olduğu için "siyah giyinen, bir sürü takı takan, uzun saçlı uzun sakallı tiplerdir. Türkiye’de rock müzik gençlere bir alternatif olarak sunulmuştur. Medya rock müziğn adını kötüye çıkarmıştır aslında bilinçli olarak bugün rockcı denince çoğumuzun ilk aklına gelen satanist oluyor. Ortada büyük bir endüstri var bu çarkın dönmesi için yeni ürünler çıkmak zorunda Top 10'lar da, müzik ödülleri de bunun için.
Halkın kültür seviyesini aynı seviyede tutup çarkın dönmesini sağlamak temel kuraldır.
Halk müziği ülkemizde çok önemli bir yere sahiptir. Popüler kültürün zorda kaldığı anda yararlandığı elinin altındaki yegane ve tükenmez kaynak,
Türk kültürü doğrultusunda gelişen ve yaşamını sürdüren halk müziği armonisi bakımından diğer milletlerin halk müziğine karşın zayıf kalmakla birlikte söz bakımından ön plana çıkmaktadır. Halk müziğinin edebiyat yönü oldukça gelişmiştir aslında şiirlerin müzikle söylenme şeklidir diyebiliriz. Anadolu insanı ve köylerde sıkça dinlenmektedir. Son dönemde popülaritesinin artması gençlerinde bu müzik tarzını dinlemesinde etkili olmuştur.
1970’li yıllarla ortaya çıkan düzeni sert bir dille eleştiren bir müzik türü vardı; protez müzik, bir zamanlar yasaklandı daha çok sol kesim olarak adlandırılan grubun dinlediği bir müzik türü olmuştu. Zamanla o da popüler kültürden nasibini aldı ve bugünkü adı özgün müzik olarak değişti.
Bazı müzikleri dinleyiciler hemen dinleyemezler, kolay adapte olamazlar.. Ülkemizde halen ana hatlarıyla bile caz müziği, dinleyicisi fazla değildir. Ülkemizde kendisine fazla dinleyici kitlesi bulamamıştır.
*(2)Caz müziğinin neden ve nasıl Amerika'da ortaya çıktığını ve bu kadar farklı türde müziğin nasıl biraraya geldiğini anlayabilmek için, Afrikalıların kölelik Amerika'sındaki yaşamlarına göz atmamız gerekir. Afrikalı köleler Amerika'ya getirildikleri zaman yanlarına müzik aletlerini almalarına izin verilmemişti. Ama onlar müzikal zevklerini ve geleneklerini yanlarına almışlardı..."
Türkiye’de 1951 yılında Cüneyt Sermet ve Arto Haçaduryan tarafından ilk caz orkestrası kuruldu. Jazz müzik dinleyen kesim kültür düzeyi yüksek ve müzik kültürü gelişmiş insanlardan oluşmaktadır.

Türkiye’de bugün tam anlamıyla bir müzik kaosu yaşanmaktadır. Var olan popüler kültür insanların kültür seviyesini de aşağıya çekmektedir. Sanıldığı gibi zengin insan da çok fazla bir kültüre sahip değildir, bunun başlıca sebebi de Türkiye kolay para kazanma cennetidir. Bu kaosun içinde insanlar okuma kültürlerini bırakmışlardır. Var olan düzene ayak uydurmuşlar ve bu doğrultuda ilerlemişlerdir. Müzik açısından da farklı bir tablo yoktur ortada aslında varoşlar olarak nitelendirilen gecekondular zamanında isyan olarak ortaya çıkan ve bugün tamamen popüler kültürün tekeli altında olan protez (özgün),arabesk (fantezi)müziği dinlemektedir. Bunlardan kültürel seviyeleri daha fazla olanlar tarihin yok edemediği halk müziğini tercih etmektedir. Gençler daha çok arabesk ve pop müziğin etkisi altındadır. Orta tabaka olarak nitelendirilen yani maddi durumu daha iyi olan kesim varoşlardan farklı olarak Türk sanat müziği dinlemektedir. Gençleri ve daha çok liseli gençleri ise pop ve rock müziğin etkisi altındadır. Yüksek gelirli kesiminde çoğunlukla arabesk ve halk müziği dinlediğini görüyoruz. Zaten bu kesimin büyük bir çoğunluğu da kültürden önce para edinmişlerdir bu da müzik türü açısından çok farklı bir değişikliğe yol açmamaktadır. Maddi durumu çok iyi olan gençlerin çoğunluğunun eğlence müziği yani popüler müziği dinlediğini görüyoruz. Türkiye’de Jazz müzik dinleyicisi gerçek anlamda müzik açısından birikimli kişilerden oluşmaktadır. Kültür açısından ve müzik açısından ülkemizde farklı bir yere sahiptirler. Clasic Batı müziği de Türkiye’de belirli bir kültür seviyesindeki insanların dinlediği müzik türüdür. Ancak buna yalnız zenginlerin müziği demek de yanlış olur. Birçok zengin insan için bu müzik türü sosyal sınıflarını göstermenin bir yoludur sadece. Türkiye tam anlamıyla bir kültür yozlaşmasının içindedir. Medya insanlara içi boş ve anlamı olmayan müzikleri dinletip halkı tam anlamıyla uyutmak çabasındadır.

  1. Cazın Kökenleri

Bugün pop ve rock müziğin tükenmesiyle popüler kültürce yoğrulmuş halk müziği insanlara dinlettirilmektedir. Gerçek anlamda halk müziği, sanat müziği jazz ve klasik müzik dinleyenleri bu gruplardan ayrı tutmak da gerekir.

İyi ve kötü müzik kavramında da kültürün önemi çok fazladır. Kültür seviyesi iyi bir insan her türlü müziği de dinleyebilir bu onun kültürel çöküşe geçmesine etken olamaz. Asıl sorun insanları direkt olarak bu çöküntülü müziğin içinde bu kültürle yetiştirmektir.
İnsanın yaşadığı coğrafya ve yetiştiği ortam onun kültürünü belirler. İyi kültürle yetişmiş insanlar popüler kültürden etkilenmeden yollarına devam edebilenlerdir.


           KAYNAKÇA



1-        http://www.kultur.gov.tr


2-        http://www.turkuler.com


     3-      www.muzikdersi.com

   
     4-      www.turkmusikisivakfi.com.

 
     5-       www.milliyet.com


      6-      http://www.beethovenlives.net


      7-      http://ansiklopedi.blogspot.com

      8-      www.amigra.org









1 yorum: