10 Nisan 2012 Salı



Müzik Serüveni Üzerine 1

İnsanlar için müzik her şeydir ve aynı zamanda da hiçbir şeydir.

Neden böyle bir cümle ile yazıya başladım açıklamaya çalışayım.
İlk insanlardan başlayalım; “Homo Sapiens” yani ilk insanlar müziği nasıl kullanmış olabilirler. Muhtemelen korktukları bir hayvanı kaçırmak için o hayvanın korktuğu başka bir hayvanın sesini taklit etmişlerdir. Daha gelişmiş düşünürsek, birbirleri ile anlaşmak için ya da tehlikeleri haber vermek için farklı sesler çıkararak müziği kullanmış olabilirler. Aslında burada müzikten bahsetmek pek de doğru olmayabilir ancak seslerin bir anlam içerisinde kullanılmış olabileceğini düşünürsek müziğin ilk temel taşlarını atmışlardır diyebiliriz.
Belki şişmiş bir hayvan leşinin karnını deşmeye çalışırken çıkan sesten etkilenmişlerdir ve ilk davulu bulmuşlardır. Ne dersiniz!
Aslında toplumdaki birey sayısı arttıkça ihtiyaçlarda arttığı için insanoğlu kendisini geliştirmek mecburiyetinde kalmıştır. Bu noktada insanlar kendilerini geliştirmeye başlamışlardır ki işte müziğin serüveni de başlamıştır.
İnsanların konuşmayı öğrenmesi ve din olgusunun kazanılmasıyla müzik de insanoğlu gibi evrim geçirmiştir. Müziği artık din için de kullanmaya başlamışlardır. Dini ayin ve törenlerde müzik kullanılmaya başlanmış, birleştirici gücünden yararlanılmıştır. (Kabilelerde kötü ruhu çıkartma ayinlerinde bir ateş etrafında müzik eşliğinde transa geçip o kötü ruhu çıkarttıkları filmleri eminim hepimiz defalarca izlemişizdir.)
İnsanoğlunun kendini fark etmesi ve kendi için de bir şeyler yapma ihtiyacı olduğunu fark etmesi ile müzik artık sosyal bir statü kazanmaya başlamış kültür ve eğlence donanımlarını da insanlığa fark ettirmiştir. İşte bu noktadan itibaren müzik farklı biçimlere girmeye her bireye farklı koşullar doğrultusunda cevap vermeye başlamıştır.
Peki, dünya üzerinde neden bu kadar farklı ulusal müzik ve bunlara bağlı olarak farklı müzik tarzları bulunmakta…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder