29 Nisan 2012 Pazar


Halk Ozanları Üzerine 

Birkaç Söz

Halk Ozanlığı, kültürlerin aktarılmasında önemli roller üstlenen ve halka bilgi aktaran kişilerdir. Tarih boyunca Ozanlar bir çok hikaye, halk türküsü, hatta destanları dilden dile dolaşarak günümüze kadar ulaştırmışlardır. Ozanlar diyar diyar gezerek gördüklerini anlatan kişilerdir dedik ancak günümüzde dolaşma işlemi çok daha kolay ve hızlı olmasına karşın Ozanlık geleneği kalmamış denecek kadar azdır. Var olan ozanlarımızda gezme işini bırakmış sadece eser yazma işi ile meşgul olmaya başlamıştır. Var olan ozanlarımızda geçmişteki ozanlarımızın derinliklerine inmeyi başaramamakta ve ne yazık ki onların baktığı gözden olaylara bakamamaktadırlar.
Bunun pek çok nedeni bulunmaktadır. Saygıdeğer Cengiz Özkan’ a bir sohbetimizde sormuştum. Neden hep eski ozanların ve aşıkların eserlerini okuyorsunuz. Bunlar tükendikten sonra ne yapacaksınız, kendi eserlerinizi neden yazmıyorsunuz? Cevabı; Ben nasıl Aşık Veysel, Karacaoğlan gibi aşık olayım ki! Biz hayatı hızlı yaşıyoruz. Eskiden ozanlar bir yerden bir yere gitmek için haftalarını hatta aylarını yollarda geçirirlermiş… Yolda çiçeğin açışını, yeşilin topraktan filizlenişini görürlermiş, kısacası düşünecek, görecek, yazacak çok şeyleri ve vakitleri olurmuş. Biz ise bugün İstanbul’  dan Ankara’ ya uçakla bir saatte gidiyoruz. Yolda ne çiçeği ne de böceği görüyoruz. Ben nasıl aşık olayım onlar gibi diyerek çok manidar konuşmuştu. Aslında bir nevi olayın özetini yapmıştı.
Bana göre; Ozanlar, yolda geçirdikleri zamanı ve olayları çok iyi gözlemleyebilen usta Halk Şairleridir. Gördüklerini, yaşadıklarını o kadar ustaca anlatmışlar ki bu gün hala onların eserlerini dinliyoruz. Düşünün, Köroğlu, Kiziroğlu Mustafa’ ya yenilmesini bile şiirsel olarak anlatabilmiş, ne bir eksik ne bir fazla her şeyiyle olduğu gibi anlatmış. 
Teknoloji çağındayız, her iş geçmişe göre çok daha kolay ve hızlı yapılabilmekte. Bizlerde bu yaşantı içerisinde hızlı yaşamaktayız. Etrafımızdaki çoğu şeyin farkında bile değiliz. Doğal olarak geçmişteki büyük ozanlarımız gibi nasıl düşünelim, görelim de dile getirelim. Bizler artık programlı olarak yaşıyoruz yemek saatimiz, işe geliş ve çıkış saatimiz vb her şeyimiz programlı çünkü var olan yaşantı gereği böyle olmak zorunda. Eskiler bu hayatı doğal yaşıyorlarmış, sohbetleri, eğlenceleri her şeyleri doğalmış. Bizim ise sohbetlerimiz bile sanal oldu. Sosyal paylaşım sitelerinden birçok arkadaşımız var onlarla sanal sohbetler yapıyoruz her gün. Sosyalleşmekten anladığımız internet olmuş. Hal böyle olunca ozanlık da kalmamış aşıklıkta… 
En azından ozanlarımızı anlamaya çalışalım. Onların verdikleri eserlere, hikayelere sahip çıkalım da geçmişle aramızda diyalog kurabilelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder