SES NEDİR
Dünya oluşmadan önce sessizlik
vardı diyebiliriz çünkü hareket yoktu. Buna bağlı olarak havayı harekete
geçirecek bir titreşimden de söz edilemez. Titreşim, sesin üretilmesi için
temel olgudur. Dünya hangi biçimde ve koşulda yaratılmış olursa olsun bu oluşum
esnasında hareket buna bağlı olarak ses oluşmuş olmalıdır. Ses sadece hareket
ile ortaya çıkmış bir yapıdır. Bir telden ya da bir davuldan ortaya çıkan ses
ya da titreşim hava yolu ile kulağımıza iletilen dalgaları oluşturur. Bu titreşim
yaklaşık saniyede 330 metredir. Bu koşullara göre değişiklik gösterebilecek bir
hızdır. Su, hava oksijen, vb ortamlara göre değişiklik gösterebilir. Titreşim düzenli
olarak ortaya çıkıyorsa buna müziksel deriz ve bunu da belli bir yükseklik
seviyesinde duyarız. Titreşimler düzenli değilse buna da gürültü deriz.
Her gün yüzlerce sese maruz kalırız,
bunları duyar ve ayrıştırırız. Bu ayrıştırmanın temel olarak üç özelliği
vardır. Aslında her sesin kendine özgü üç özelliği vardır. Yükseklik (incelik
ve kalınlık), gürlük ve tını. Çoğu zaman bu sesleri duyarken bu özelliklerin
farkında olmadan ayırt ederiz. Öğrenme durumu bu konumda etkilidir. Daha önce
duyduğumuz bir keman sesini ayırt edebilirken, daha önce duymadığımız ses ve
sesler hakkında beyin bize çeşitli öngörüler sunar ve bu sesleri bir kalıba
oturtmaya çalışır.
Bizler günlük yaşantımızda bu
oluşumları farkında bile olmadan defalarca tekrarlarız, beynimize ne kadar çok
ses kaydetmişsek o kadar çok ayrıştırma yapabiliriz.
Duyuşumuzun en alt sınırı saniyede
yaklaşık 16-20 titreşim, üst sınır olarak ise saniyede 20.000 titreşimdir. Bu seslerin
yüksekliğini, ince ve kalın olmasını ayırt etmemiz anlamına gelmektedir. Burada
devreye frekans girmektedir. Frekans ne kadar artarsa ses tizleşir (incelir),
ne kadar azalırsa ses baslaşır (Kalınlaşır).
İşte günlük olarak duyduğumuz
araba, tren, korna, bebek, insan vb sesleri bu oluşumlar sayesinde duyabilir ve
ayırt edebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder