20 Nisan 2012 Cuma


SES NEDİR

Dünya oluşmadan önce sessizlik vardı diyebiliriz çünkü hareket yoktu. Buna bağlı olarak havayı harekete geçirecek bir titreşimden de söz edilemez. Titreşim, sesin üretilmesi için temel olgudur. Dünya hangi biçimde ve koşulda yaratılmış olursa olsun bu oluşum esnasında hareket buna bağlı olarak ses oluşmuş olmalıdır. Ses sadece hareket ile ortaya çıkmış bir yapıdır. Bir telden ya da bir davuldan ortaya çıkan ses ya da titreşim hava yolu ile kulağımıza iletilen dalgaları oluşturur. Bu titreşim yaklaşık saniyede 330 metredir. Bu koşullara göre değişiklik gösterebilecek bir hızdır. Su, hava oksijen, vb ortamlara göre değişiklik gösterebilir. Titreşim düzenli olarak ortaya çıkıyorsa buna müziksel deriz ve bunu da belli bir yükseklik seviyesinde duyarız. Titreşimler düzenli değilse buna da gürültü deriz.
Her gün yüzlerce sese maruz kalırız, bunları duyar ve ayrıştırırız. Bu ayrıştırmanın temel olarak üç özelliği vardır. Aslında her sesin kendine özgü üç özelliği vardır. Yükseklik (incelik ve kalınlık), gürlük ve tını. Çoğu zaman bu sesleri duyarken bu özelliklerin farkında olmadan ayırt ederiz. Öğrenme durumu bu konumda etkilidir. Daha önce duyduğumuz bir keman sesini ayırt edebilirken, daha önce duymadığımız ses ve sesler hakkında beyin bize çeşitli öngörüler sunar ve bu sesleri bir kalıba oturtmaya çalışır.
Bizler günlük yaşantımızda bu oluşumları farkında bile olmadan defalarca tekrarlarız, beynimize ne kadar çok ses kaydetmişsek o kadar çok ayrıştırma yapabiliriz.
Duyuşumuzun en alt sınırı saniyede yaklaşık 16-20 titreşim, üst sınır olarak ise saniyede 20.000 titreşimdir. Bu seslerin yüksekliğini, ince ve kalın olmasını ayırt etmemiz anlamına gelmektedir. Burada devreye frekans girmektedir. Frekans ne kadar artarsa ses tizleşir (incelir), ne kadar azalırsa ses baslaşır (Kalınlaşır).
İşte günlük olarak duyduğumuz araba, tren, korna, bebek, insan vb sesleri bu oluşumlar sayesinde duyabilir ve ayırt edebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder